Malazgirt Zaferinin Yıl Dönümü

Klasik blog yazılarının başlangıç cümlesi “Anadolu’ya açılan kapımız Malazgirt savaşının zaferiyle sonuçlanması…” diye başlayan bir şekilde değil. Tarihimizin asil kahramanlarına saygı ve minnetle demek istiyorum. Malazgirt Zaferimizin yıl dönümünde büyük hükümdar Sultan Alparslan’ın önderliğindeki orduların büyük bir Türk zaferine imza atmalarının eseridir.

Bizans ve Yunan kaynaklarını da incelediğimiz zaman okuyacağımız şeyler o dönem Türkleri aşağılayıcı şekilde “barbar ve yağmacı” topluluklar olarak göstermeleridir. Türklerin bu denli barbar ve yağmacı olmalarına karşılık büyük bir askeri zeka ve taktiğe sahip olmalarına ne demeli peki? 1071 öncesi Bizans’ın Anadolu’yu hükmetmesine karşılık İran’da bulunan Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan’ın emri ile Anadolu’ya seferler başlayınca ellerindekini kaybetmek istemeyen Bizanslılar yabancı ve kendi kaynaklarına has bir şekilde yaklaşık 200.000 kişilik bir ordu ile Malazgirt savaşına girdiklerini belirtmekteler. Bu sayının zıttına Türk ordusunun ise 50 bin civarı olduğu yazılmakta. Uçuk bir kaynakça olarak Ermeni bir tarihçi “Edessalı Matta” 1 milyon kişiye yakın Bizans ordusunda asker olduğunu söylemekte. Bu rakamın doğruluğu savaşın süresi ve gerçekçilik olarak bir tık imkansız gibi. Ama doğruluğu yeni kaynaklar bulunana kadar 2023 dahilinde biraz mantıksız kalıyor.

Bizanslı İmparator Romen Diyojen’in kibri ve Türkleri barbar topluluk olarak görmesi Türkleri yenebileceğini düşündürüyor. İşler hiçbir zaman öyle olmayacak tabii ki ama yine de bu Diyojen’in düşündüğü gibi olsun diyelim.

Dönemin Bizans başkenti Konstantinopolis’ten yani günümüzün İstanbul’undan yola çıkan Romen Diyojen ve 200 binlik ordusu yolun sonunda sağlam bir 200 binlik oluyor. Sivas’a kadar gelen Diyojen dinlendi yoluna tekrar devam ederek Erzurum’a kadar gelmişti. Erzurumda yaverleriyle de görüşerek “kalalım burada Alparslanı bekleyelim mi? yoksa devam edip Alparslanı hiç beklemediği anda köşede sıkıştıralım mı” gibi konuşmalar sonucu yoluna devam etme kararı alıyor.

Sultan Alparslan, Bizans’ın bugünkü İran toprakları dönemin Selçuklu topraklarına ayak atarak İmparatorluğun başkentini ele geçirmek olduğunu düşünüyor ve yolda aldığı istihbarat ile bizim çılgın çocuk Diyojen’e güzel bir süpriz hazırlıyor. 50 Bin kişilik ordusu ile Sultan Alparslan saldırı taktiğini hazırlamış ve karşısındaki 200 bin kişiden oluşan orduya karşı kurt kapanı taktiğini oluşturmayı düşünüyordu.

Sultan Alparslan’ın Van Gölüne doğru ilerleyen Romen Diyojen’in birliklerinin sayısını da bilmesinden kaynaklı olarak 26 Ağustos Cuma sabahında Malazgirt ile Ahlat arasında bulunan Malazgirt Ovası’nda “bilinen şekilde” 7-8 km uzağındaki ovanın tamamına yayılmış Diyojen’in askeri birliklerini görüyor. Sultan Alparslan, Diyojen’e savaşmayalım gel barışalım diyerek elçi gönderse de Diyojen 200 bin kişilik ordusunun güvenini hissederek gönderilen elçilerin ellerine haç tutturup geri yolluyor. Bunlar üzerine barış teklifinin kabul edilmediğini gören Sultan Alparslan Cuma namazı sonrası 200 bin kişilik orduya karşı kendi ordusunun pekte başarılı olamayacağını düşünerek kefene benzer beyaz bir kıyafet giyerek atının kuyruğunu bağladı. Yaverlerine ise atının düştüğü yere gömülmesini söyledi ve ordusunun önüne geçerek de kısa ve öz bir konuşma yaptı. “Bu konuşma büyük ihtimalle şehadete ereceklerini düşünerek yaptığı bir konuşma olabilir.” Bu cesaret verici konuşmasından sonra ordusunun okçu birlikleri Bizans ordusuna karşı kışkırtma atışlarını yaptı. Diyojen’in klasik Bizans ordusunda bulunan birliklerin zırhlarının ağır olmasından dolayı hareket kabiliyetleri düşüktü fakat Türk ordusunun öyle bir sorunu yoktu rahat ve hızlı hareket edebiliyorlardı.

200 bin kişiden oluşan ordu okçu atışlarında zarar gördü fakat atlı okçular küçük birlikler halinde ovaya yayılmış olan Türk ordusunun içine doğru geri çekilirken Diyojen, Türklerin kaçtığını düşünerek saldırıya geçti. İlerleyişte etrafındaki Türk ordusu tarafından büyük hasara uğrayan Bizans ordusunun geri çekilme emri gelene kadar kurt kapanı taktiği işe yaramış Bizans ordusu Türk ordusunun ortasında kalmıştı. Generallerin bile şaşırıp kaçmaya çalıştığı ortamda paralı askerler de kaçacak delik arıyordu. Her şey bir çırpıda bitmiş Bizans ordusu yerle yeksan Romen Diyojen, Sultan Alparslan’ın esiri olmuştu.

Kısaca anlatmaya değindiğim bu savaş aslında Türklerin Orta Asya’dan çıkıp Ortadoğu’ya oradan da Anadolu’ya adım atmalarının en büyük başarısıdır. Sultan Alparslan ve aziz ordumuzun ruhları şad olsun. Bizlere bıraktıkları bu topraklardaki eserlerini ve hatıralarını korumamız bizler için en büyük hediyedir.

Tanımsız

Çizim Boccaccio’nun De Casibus Virorum Illustrium eserinin 15. yüzyılda resmedilmiş bir Fransız çevirisi.

Çizimde tahtta oturan Sultan Alparslan ayağıyla Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in boğazına bastırmakta ve Diyojen’i küçük düşürdüğü resmedilmiştir.

Leave a Reply