Hoşçakal Adapazarı, Şimdi Aklımdakiler Daha Net!

1999 Gölcük depreminden etkilenen Adapazarı’na veda eden insanların sprey boya ile enkaza dönüş binanın duvarına yazdığı yazı.
2023 Hatay/Antakya

1999 Gölcük depreminde hayatını kaybedenlere rahmetle, 2023 Gaziantep ve Kahramanmaraş depremleriyle sarsılan ve 36 bin kişiyi aşkın hayatın solmasına sebebiyet veren depremin acılarını yaşıyoruz.

5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece yaşanan bu depremde merkez üsse uzaklığı yaklaşık 120 km olan Kayseri’de dahi çok şiddetli ve uzun süren bir depremi 13. katta hissettim. Depremin sağa sola sallamasıyla gözünüzü açın ve yatak odanızdaki her şeyin sallandığını ve dışarıdan uğultulu bir ses geldiğini hissedin. Yanınızda uyuyan eşinizin yüzünün tüm ışıkların kapalı olmasına rağmen çok net bir şekilde gördüğünüzü düşünün. Tüm bunlar olurken uykudan aniden uyanmanın verdiği sersemlik ile yataktan kalkıp kendinizi ve yanınızdaki kişileri korumaya dahi alamıyorsunuz.

O an gözünüzün önünden geçenler ve hissettiklerinizin hiçbir tarifi yok…

Gece 04.17’de başlayan ve çok uzun süren bir depremi atlattıktan yaklaşık 10 dakika sonra artçı sarsıntıyı yaşadık. Artçı sarsıntı da yine aynı şekilde büyük bir şiddetle yerin altından tarif etmek suretiyle anlatmam gerekir ise “güm güm güm” şeklinde geldi ve şiddetini arttırıp hızlandı. Ardından 13 katı merdivenden yürüyerek eşimle birlikte indik. Dışarı kendimizi attığımızda yanımızda sadece telefonlarımız ve ceketlerimiz vardı ayağımıza botları dahi giyemedik uğraştıracağı için spor ayakkabılarımızla koştuk. Kayseri’ye o gece gelen kar yağışı ve soğuklar ilk başlarda kimse için yadırganacak bir şey değildi yada o anki şok ile kimse kar yağmasını düşünmüyordu. Herkes 14 – 15 katlı binaların aralarından uzaklaşmak ve boş arazilere yönelmek istiyordu. Havanın soğuk olmasından kaynaklı insanlar arabalarına koştu ve araçlarını yüksek binaların arasından çekmek istediler. Trafik kilitlendi, petrol istasyonları araçlarına benzin almak ve araçlarının kaloriferleriyle ısınmak isteyenlerle doldu.

Deprem çok kötü bir felaket öyle ki yaşılar, kendini koruyabilecek bilinçte olmayan minik çocuklar ve engelliler için hareket etmekte ve kendilerini korumakta zorluk yaşatan bir olay. Eğer insansanız ve bu insanlar için bir şey yapamıyorsanız kendinizi psikolojik olarak çok yıpratıyorsunuz.

Her şey durulduktan sonra ertesi gün Kayseri’de yıkım olmamasından dolayı daha fazla psikolojimizi bozmamak ve ruhsal anlamda kötü hissetmemek için normal hayatlarımıza devam etmeye çalıştık. Ancak her an bir şeylerin olacağını hissedercesine ürküyor ve sanki her an sallanıyor gibi hissediyorduk. İşe yoğunlaşamamak ve depremin merkezi Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis’in halini düşünmekten kollarımızı kaldırmaya bile gücümüz kalmamıştı. Biliyorduk ki çok sayıda insan bu şehirlere yardım etmeye gitti ve orada ayak bağı olmamayı düşündük. Eğitimli değildik ne tıbbi ne de arama kurtarma anlamında pekte bir yetimiz yoktu. Yine de çevremizden sevdiğimiz ve psikolojilerinin gerçekten kaldıracağını düşündüğümüz kişiler o bölgelere yardım için gittiler.

İlk günler yağmalama başlamış ve yüzlerce dükkan yağmalanmıştı. 1999 depreminde yaşanılan olayları duymuştuk ancak olanları gözünüzle görmek çok ayrı bir his.

Deprem bölgesinde canlı şahit olamasak da ilk geceden giden ve oradaki yaşadıklarını aktara gazetecilerden okuduk, dinledik. Haber Türk’ten Mehmet Akif Ersoy’un anlattıklarını sizinle paylaşmak istiyorum.

“Hatay tamamen hayalet kentti. Telefonun ışığıyla yoldan yürüdüm. Binaların arasından sessizce bağıranları duydum. Arama kurtarma, yardım ekibi 2.5 km boyunca yoktu. Utanarak yürüdüm. Benim yürüdüğümü duymasınlar diye yürüdüm”

Ben hissettiğim depremi ve Mehmet Akif Ersoy’un bu anlattıklarını yaşadığım boyunca unutamayacağıma eminim. Ne kadar korkunç bir şey empati yapabilir misiniz bilmiyorum ancak kendinizi hem gazetecinin hem de o enkazların altında kalanların yerine koyun.

Yardım için attığınız çığlıklarınıza karşı hiçbir yanıt alamıyorsunuz çünkü sağınızdaki bina, solunuzdaki bina, arkanızdaki bina ve önünüzdeki bina çökmüş enkaz durumunda altında binlerce insan kalmış enkaz yığınları. Yanıt alamıyorsunuz ve yürüyen bir insanın ayak seslerini duyuyorsunuz. Kendinize bunu yapabilir misiniz? Yani kendinizi bu psikolojide hissedebilir misiniz? Asla tam anlamıyla o acıyı hissedemezsiniz. 1999 Ocak doğumluyum ve Gölcük depremini hatırlamıyorum 7-8 aylık bir bebekken yaşanmış bir deprem. O kadar çok dinlediğimiz depremin anılarını ve acılarını hiçbir zaman tam anlamıyla hissedemedim. Ancak bu depremi yaşadık, İstanbul’daki gibi değil, Ankara’daki gibi değil. Kayseri’deki bir aile gibi yaşadık ve bu yaşadıklarımızdan dolayı o gecenin bir yarısı ne olduğunu anlamadan uyanarak hissettik. Van’da deprem olduğunda hissetmedik, hatırlıyorum yaşım yine küçüktü ancak olayı tam kavrayamamıştım ve Van’daki insanların acısını tam anlamıyla hissedememiştim. Şimdi her şeyi çok daha net anlıyorum ve hissediyorum. O enkaz altında kalan ve yatağından dahi kalkamadan vefat eden insanları gördüm. Çok net bir fotoğraf gönderdi arkadaşım enkaz bölgesinden paylaşmam mümkün değil ancak o gördüğüm fotoğraf karesini de asla unutamayacağım. Bazı fotoğraf kareleri vardır unutulmaz ya hani işte o fotoğraf karesi de öyle bir kareydi. Yatağından kalkamamış ve tavan ile yatağının arasında sıkışarak hayatını kaybetmiş birisine aitti. Aklımdan çıkmayacak, gitmeyecek…

Şimdilik buraya kadar yazmak istiyorum çünkü aklıma geldikçe göğsüm daralıyor, kanım çekiliyor.

Leave a Reply